Okuma-yazma becerisi yaşantımızın en temel gereksinimlerinden biridir.Günlük yaşantımızın pek çok alanında bu beceriyi kullanır ve yaşamımızı daha kolay bir biçimde devam ettiririz.Bu nedenledir ki sıklıkla velilerimizden çocuklarına okuma-yazma öğretilmesi konusunda taleplerle karşılaşırız.Hatta çocukları özel eğitime devam eden ebeveynlerin sıklıkla iki önemli hedefi vardır: Bunlardan birincisi çocuk konuşmuyorsa bir an evvel konuşarak iletişim kurmaya başlaması ; diğeri de çocuğun okuma – yazma öğrenmesidir. Bu iki kriter çocuğun gelişim gösterdiğinin en önemli iki belirtisi olarak kabul edilir ve eğer çocuk bu becerileri kazanamazsa ailede de büyük bir hayal kırıklığı,üzüntü ve yoğun kaygı durumu gözlenmeye başlanır.Ailelerin en büyük kaygısının çocuğun yetişkinlikte kendi kendine yetebilecek düzeye erişip erişemeyeceği olduğu göz önünde bulundurulup bu kaygı ve isteklerini anlayışla karşılamak gerekmektedir.
Ancak hepimizinde çok iyi bildiği gibi bu iki temel ve kazanılması zor beceri için hazırbulunuşluluk düzeyi oldukça önemlidir.Çocuk bu becerileri kazanmaya henüz hazır değilse olumlu sonuç alınamaz ve bu çocukta benlik gelişimini olumsuz yönde etkiler,çalışmalara karşı motivasyonu düşer.Bu nedenle bu çalışmalara başlamadan önce çocuğun hazırbulunuşluluk düzeyinin iyi belirlenmesi,çocuk hazır değilse bunun aileye en uygun biçimde aktarılması (Özellikle hangi becerilerin eksik olduğu,öncelikli hedeflerin neler olduğu ve bu konuda neler yapılabileceği açıklanmalı;bu açıklamalar yapılırken çocuğun yeterlilik göstermediği becerilerin yanı sıra yapabildiği becerilere de yer verilmesi gerekir.Aksi takirde veli bir yıkım yaşayabilir veyahut inkara yönelebilir.)gerekir.Okuma-yazma sürecinin nasıl geçeceğinin ,ne kadar süreceğinin, ne gibi zorluklarla karşılaşabilineceğinin eğitimci tarafından kestirilebiliyor olması gerekir ki bu da eğitimcide zamanla ve bu tip çalışmalarda sık sık bulunarak gelişebilir.Bu nedenle de sık sık diğer eğitimcilerle vaka tartışmalarına girilmeli,zorlanılan noktalarda fikir alış-verişinde bulunulmalıdır.
Hafif mental retardasyon,bazı otizm vakaları (Atipik otizm,asperger,yüksek işlevli otizm v.b.),dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu,özel öğrenme güçlüğü tanısı almış ya da belirtilerini gösteren bireylerin pek çoğu zamanla okuma – yazma becerilerini kazanabilmektedirler. (Yaşıtlarından 1-2 sene geç olabilir)Okuma-yazma becerileri konusunda en çok zorlanan özür grupları,down sendromu (Mozaik tip down sendromu vakalarında beklenenin üstünde performans almak mümkündür .Ancak çoğunlukla okuma-yazma becerisi geç kazanılır.Cümle yöntemiyle okuma yazma öğretimi onlar için en uygun yöntemdir.Çalışmalara erken başlanırsa daha erken ve olumlu sonuç alınabilir.İleride daha detaylı bir şekilde ele alınacaktır.Bu çocukların okuma-yazma eğitimi uzun solukludur ve titiz bir çalışma gerektirebilir.)ve orta düzey mental retardasyondur.Bu çocuklarla çalışırken eklektik yöntemler uygulamak,değişik uyaranlar kullanmak ve çocuğun motivasyonunu sürekli yüksek tutmak gerekecektir.Çalışmalar normal sürecinden uzun sürebilir,çok sık tekrar gerektirebilir hatta zaman zaman eğitimcide yerinde sayılıyormuş hissi yaratarak motivasyonu düşürebilir.
Okuma-yazma becerilerine başlanmadan önce çocuk iyi değerlendirilmeli , hangi yöntemin uygulanacağı,varolan ve olmayan bilişsel becerilerinin neler olduğu,hangi araç-gereçlerin kullanılacağı , çocuğun (varsa) özel ilgi ve yeteneklerinin neler olduğu ,baskın olan zeka tiplerinin neler olduğu (Çok iyi müziksel-ritmik zekası olan bir çocuğun bu yeteneğine çalışmalarda mutlak surette yer verilmelidir.) saptanmalıdır.
Okuma-yazma öncesi kazanılmış olması beklenen önkoşul beceriler:
Dikkatini yönlendirebilme:
Dikkatini yönlendirebilme becerisi gerekli olan en önemli önkoşul beceridir.Çocuk etkinliğe adapte olmakta,etkinlikle ilgilenmekte zorluk yaşamıyor olmalıdır.Dikkat sorunu olan çocuklarda öncelikle bu beceri desteklenmeli,çocuğa olabildiğince dikkatini toplamasını sağlayacak etkinlikler yaptırılmalıdır.Okuma-yazma etkinlikleri sırasında da olabildiğince dikkatini çekecek etkinliklere yer verilmelidir.Çocuğun ilgi alanlarının çok iyi saptanması ve bu yönde etkinliklerin düzenlenmesi dikkatin daha iyi toplanmasına yardımcı olacaktır.
Dikkat eksikliği genellikle görsel ve işitsel algı bozukluklarıyla birlikte görülmektedir.Bu becerilerin hepsi birlikte değerlendirilmeli , çocuğun hangi alanlarda eksikleri olduğu saptanıp onlara dönük çalışmalar planlanmalıdır.
Görsel Algı:
1.Şekil-Pozisyon algılama
Çocuk gördüğü şeyin şeklini ve pozisyonunu algılamakta zorlanmamalı.Az parçalı yap-boz çözebilmeli, değişik geometrik şekilleri bir araya getirip başka şekiller oluşturabilmeli,modele bakıp kopya edebilmelidir.Bunlar harflerin değişik konumlarını algılamaları için temel teşkil eder.Ör: b-d-p , g-y-ğ v.b.
2.Şekil – Zemin algısı
Bir bütünün önemli olan bir parçasına odaklaşabilmedir.Örneğin satır takibi yapabilme,nokta takip edebilme v.b.
3.Uzaklık-Derinlik-Boyut algılama
Mekanda bulunulan pozisyonu algılama yetisidir. Ör; topu tutma,ip atlama,çekiç kullanma v.b.
İşitsel algı ve İşitsel hafıza:
İşitsel algı sorunları sadece işitme engelleri bulunan bireylerde görülen bozukluklar değildir.Birey söylenen sözleri algılamakta,yönergeleri anlamlandırmakta,ard arda verilen 2-3 komutu yerine getirmekte zorlanıyor ya da bir kısmını yerine getirebiliyorsa işitsel algı ve işitsel hafıza probleminden söz edilebilir.
Bu sorunu ortadan kaldırmak için sık sık yönerge çalışmak oldukça gelişme kaydedilmesini sağlar.Sınıf içi ortam bu çalışmalara uygun biçimde düzenlenerek yaklaşık 5-10 dakika çocuğa ard arda yönergeler verilir.İlk etapta tekli yönergelerle başlanır.”Topu al.”,”Topu at.” Gibi.Daha sonra bu yönergelerin içerisinde kavramlar ve yer yön sıfatları eklenir. “Masanın yanında dur.”, “Topu sepetin içine koy.” Gibi.Tekli yönergeleri başarıyla yerine getiren çocukla ikili yönergeler çalışılmaya başlanır. “Topu al,sepete koy.”, “Boyaları al,masanın üstüne koy.”, “Kırmızı kutuyu al,mavi kutunun içine koy” gibi.Örneklerde de görüldüğü gibi yönerge sayısı ile beraber betimleyici öğelerde artmakta , yönergeler giderek zorlaşmaktadır.Yönerge sayısı 3 ve üstüne de çıkabilir.
Yönerge çalışmalarının dışında yapılabilecek birdiğer etkinlikte kelime hatırlama oyunudur.Çocuğun dikkati etkinliğe çekilir ve nasıl bir etkinlik yapılacağı açıklanır.Gerekirse bir deneme yapılır.Daha önceden belirlenmiş 3 kelime sırayla ve sadece 1 kez olmak üzere çocuğa okunur.Çocuğunda aynı kelimeleri sırasıyla söylemesi istenir.Kelime sayısı giderek arttırılır.(5-6 kelime civarı )
Bir başka şekilde de şöyle uygulanabilir: yaklaşık 10-15 kelimelik bir liste hazırlanır ve çocuğa bir kez yüksek sesle okunur.Çocuktan hatırladığı kelimeleri söylemesi istenir.Genelde ilk başlarda en fazla 2-3 kelime hatırlayabilmektedirler.Amaç bu sayıyı olabildiğince yükseltmektir.
İşitsel algılama üzerine de şöyle bir çalışma yapılabilir; uzun ve detaylı bir cümle kurulur.( Özellikle 5N 1K çalışması yapılabilecek nitelikte bir cümle olmalıdır.Nerede?Ne zaman? Gibi soruların yanıtlarını içinde barındırmalıdır.) Örneğin;”Dün sabah köpekten korkup kaçan sarı bir kedi bizim bahçeye atladı.”, “Siyah kedi ağlıyormuş çünkü o akşam annesiyle birlikte yemek yiyememiş”.Cümleyi çocuğa yüksek sesle bir kez okuduktan sonra cümleye ilişkin sorular sorulmalı. “Kim ağlıyormuş?” , “Neden ağlıyormuş?”,”Kedi ne renkmiş?” v.b.
Görsel bellek:
Algı yoluyla alınan bilgiler bütünleme işleminden geçtikten sonra beyinde kaydedilir,anlaşılır , yorumlanır ve daha sonra bellekte depolanır.Öğrenme bozukluklarında daha çok kısa süreli bellek sorunları görülür.Uzun süreli bellek bozuklukları ise daha çok zeka geriliklerinde görülen bir durumdur.Dikkat çalışmalarıyla birlikte işitsel-görsel hafıza çalışmalarına da ağırlık verilmelidir.Resim kopya etme, memory oyunu , kart eşleme,eksik olan resmi bulma , kısa şiirler ezberleme , bir resmi 2-3 dakika inceleyip daha resme ilişkin sorulan soruları resme bakmadan yanıtlama v.b.
Kavramlar:
Kavram becerileri okuma-yazma çalışmaları öncesi yapılan kapsamlı ve planlı bir çalışmalar bütünü sonunda kazanılır.Bu beceriler çocuğun entellektüel kişiliğine,yazılı ve sözlü ifade etme becerilerine,yazılı ve sözlü ifadeleri anlamlandırma becerilerine ve dolayısıyla okuma-yazma becerilerine de temel teşkil ederler.
Kavram becerileri öğretimi başlı başına bir kuramlar,yöntemler bütünüdür.Burada kısaca öneminden ve okuma-yazma öğretimindeki yerinden bahsedilecektir.
Çocukla çalışmaya başlanmadan önce bir değerlendirme yapılır ve bu değerlendirmede çocuğun kavram becerileri düzeyi,kaba ve ince motor beceri düzeyi,akademik beceri düzeyleri saptanır.Çocukla çalışmaya nereden başlanacağını kavram ve motor becerilerinin düzeyi belirler.Kavramsal becerileri (Alt ve üst kavramlar,zıt kavramlar,nesnelerin fonksiyonları ) ve incemotor becerileri gelişmemiş çocuklarla okuma-yazma çalışması yapılamaz ki bu eksiklikleri olan çocukların çok büyük kısmında dikkat,bellek ve algı sorunlarında görülür.Kavram becerileri çalışılırken bir yandan da çocuğun ince motor becerileri,dikkatini yönlendirebilme becerisi,belleği ve işitsel-görsel algıları da desteklenir.Tüm bu çalışmalar paralel yürütülür.
İnce motor beceriler:
İnce motor koordinasyon çivi çakma, çatal bıçak kullanma, yazı yazma, resim yapma gibi etkinliklerde çok önemlidir.Ancak kalem tutma ve kalemi istendikyönde hareket ettirme becerisi hem ince motor kaslarla hem de nörolojik işlevlerle ilgilidir.Beynin kalemi hareket ettirmede ince motor kaslara hakimiyeti yazma becerisi için oldukça önemlidir.
Okuma-yazma becerileri olabildiğince paralel götürülmeye calışılan beceriler olduğu için okuma çalışmalarına başlamadan önce çocuğun ince motor becerileri ve kalem hakimiyeti istenen düzeyde olmalıdır.Ancak bazı çocuklar bilişsel açıdan okuma-yazmaya oldukça hazır durumda olmalarina rağmen ince motor beceriler yönünden istenen düzeye henüz yaklaşamamış olabilir.Bu durumda okuma çalışmalarına başlanabilir.Yazma becerileri daha geriden gelebilir.Asıl istendik olan ikisinin paralel gitmesidir , ama gitmediği durumlarda beklemek de anlamsız olur.
İnce motor beceri çalışmalarına kavram öğretimi sırasında başlanmalıdır.Bu amaçla,sınırla alan boyama,yırtma-yapıştırma,ipe boncuk dizme,makasla kesme yapma,masaya yapışmış bantları çekip çıkartma,mandal açma-kapama,oyun hamurundan küçük parçalar çekip çıkarma,vida takıp çıkarma,küçük çivilerle takıp çıkarma,nokta takip edebilme v.b. çalışmalar sıklıkla yapılmalıdır.
El-göz koordinasyonu:
El-göz koordinasyonu becerileri çoğunlukla ince motor becerilere benzer.Çünkü bu becerilerin yerine getirilmesinde her iki yeterlilikte rol oynar. Belli başlı nesneleri parmaklarını kullanarak tutabilme,küplerle kule yapabilme,makas kullanabilme,kağıt yırtabilme,boncuk dizebilme,kağıt katlayabilme gibi beceriler hem el-göz koordinasyonu hemde ince motor becerilerle ilişkilidir.El-göz koordinasyonu gelişimi için yukarıda belirtilen beceri çalışmalarının dışında el –göz koordinasyonu geliştirici bilgisayar oyunları,boncuklu helezonlar,labirent bulmacalar da oldukça faydalı olabilir.
ENGELLİ ÇOCUKLARA ERKEN DİL VE OKUR-YAZARLIK ÖĞRETİMİ
Öncelikle engelli çocuklarında okuma-yazma öğrenebileceklerine inanmalıyız.Hayati önem taşıyan konuşma dilinin ve okur yazarlık becerilerinin edinilmesini kolaylaştıracak yöntemler benimseyerek gelişimsel olarak uygun uygulamalar yapmalıyız.
Çocukların yukarıda belirtilen ön koşul becerilere tamamen sahip olmalarını beklemek doğru olmayabilir ama yeterli miktarda bu becerileri sergiliyor olmaları çalışmaları kolaylaştırır ve başarı düzeyini yükseltir.En doğrusu bireyle çok erken yaşlarda bu çalışmaktır.Eğer böyle bir şansı yitirmişsek çalışmalara geçmeden önce mutlaka bu ön koşul becerileri yeterli duruma getirmelyiz
Yoğun ve özelleştirilmiş programlarla desteklenmek şartıyla,engelli çocukların dil becerileri ve ilk okur yazarlık becerilerini bilinen eğitsel uygulamalarla öğrenmeleri mümkündür.
Okuma yazma becerilerinde çocuğun sahip olduğu kelime dağarcığı oldukça önemlidir.
Ses farkındalığı sağlama:
-Çevresindeki sesleri tanımlaması ,ayırt etmesi ve sıraya koyması
-Bilinen oyun,şarkı ve öykülerde aralarında kafiye olan sözcüklerin bulunması
-Kafiyeli sözcükler üretmek
-Tekerleme ve kafiye uydurmak
-Parmak şıklatma ,alkış ya da başka ritmik hareketlerle hecelerin tanınması ve sayılması
-Aynı sesle başlayan veya biten sözcüklerin tanınması
-Etrafta bulunan basılı materyallerin gösterilmesi
Kitap okurken öğretmenlerin kullanacağı teknikler:
Parmakla satır takibi :
Öğretmen okurken parmakla satır takibi yapar ve okuduğu her bir sözcüğü işaret eder.
Sözcükler hakkında yorum yapma:
“Bak,top sözcüğünü görüyorum”
“Bak,bu sayfada dört sözcük var haydi birlikte sayalım.”
“Bak.bu sayfada birbirinin aynısı dört sözcük görüyorum.”
Harf hakkında yorum yapma:
“Bak,bu bir harf.”
“Burada birbirinin aynısı 3 harf görüyorum.”
Sözcükler arasındaki boşluk hakkında yorum yapma:
“Bak , bu 2 sözcük arasında bir boşluk var.”
Harflerin okunuşları hakkında yorum yapma:
“Bak,bu eee harfi.”
OKUMA – YAZMA ÖĞRETİMİNDE KULLANILAN YÖNTEMLER:
Harf Yöntemi
Ses Yöntemi
Hece Yöntemi
Sözcük Yöntemi
Cümle (Çözümleme ) yöntemi
Karma Yöntem
Öykü Yöntemi
Milli eğitime bağlı ilköğretim okulları müfredatında okuma- yazma programı ses yöntemine gore yapılandırılmıştır.Bizimde zihinsel engelli çocuklarla kısa dönemde olumlu sonuçlar elde edebilmek adına kullanabileceğimiz temel program budur.Lakin daha once de değinildiği gibi çocuğun bilişsel yapısı hangi yöntemin seçileceğinde önem teşkil eder.
Bu bölümde belli başlı yöntemler ele alınacaktır.
1.Harf yöntemi
Bu yöntemle çocuğa harflerin adları öğretilir.Sonra harfler birleştirilerek heceler,hecelerden sözcük,sözcüklerden cümleler oluşturulur.(a,e,b,ab,ba,eb,be,bebe,baba v.b.)
Harf yönteminin sakıncaları:
Harflerin adlarını öğrenmek cümlelerin hızlı okunmasını sağlamıyor.
Harfler soyuttur çocuk için anlam taşımaz.
Çocuğun ilgisini çekmiyor.
Çocuğa okuma zevki vermiyor.
Harflere takıldığı an çocuk hızlı ve düzgün okuyamıyor.
Alıştırmalar sıkıcıoluyor.Harflerin adlarını ya da “ab” , “eb”,”ıb” gibi heceleri mekanik olarak yinelemek yarar sağlamıyor.
Okumaya karşı isteksizlik yaratabiliyor.
Özellikle zihin engelli çocuklarda harfin ismiyle sesi sık sık karışacağından ciddi sakıncalar doğurabilir.
Diğer yöntemlerle eklektik olarak kullanılması mümkün olabilir ( Ki ses sistemiyle çok benzer yanları vardır zaten)
2.Cümle yöntemi
Özellikle down sendromlu çocuklarda en etkili yöntemdir.( Daha sonra bu husus detaylı ele alınacaktır.)
Öğretime çocuğun günlük yaşamından alınma cümlelerle başlanır.Cümlelerden sözcüklere ,sözcüklerden hecelere ,harflere (sese) doğru gidilir.
Cümleler çocuk için anlamlıdır.Onun için çocuk bunları okumaktan hoşlanır.Anlayarak okumayı sağlar; sözcük sözcük,hece hece okumayı önler,dolayısıyla okurken sıçramalar uzun olur.
EMEL EVE GEL fiş cümlesinin cümle yöntemine gore aşamalı olarak verilmesi:
1.Cümle evresi = Cümle çocuğa tanıtılır.havada, masa üstünde parmakla,fasulyelerle yazma çalışmaları yapılır , daha sonra deftere geçilir.Daha once öğrenilen cümleler varsa onlar arasından ayırt etme çalışmaları yapılır.
2.Kelime evresi= Fiş cümlesi kelimelerine ayrılır.
Emel / eve /gel kelimeler cümle evresinde belirtilen aşamalarla tek tek ele alınır.Parça –bütün ilişkisi kurulur.Çocuğun kelimeleri ayırt etmesi üzerinde durulur.
3.Hece evresi = Bu evreye geçebilmek için çocuğun gördüğü fiş cümlesindeki kelimeleri ayırt edebilmeye başlamış olması gerekir.Farklı fiş cümlelerinde farklı kelimelerle yeni cümleler ve metinler kurulduğunda okuyabiliyor olması gerekir.
Bu evrede kelimeler hecelerine ayrılır:
E/ mel / e / ve / gel
Bu evrenin en büyük özelliği bütünden parçaya gidişin azalıp parçadan bütüne gidişin başlamasıdır.Çocukla heceler çalışılmaya başlandıkça öğrendiği hecelerden yeni kelimeler o yeni kelimelerden de cümleler ve metinler oluşturulur.Çocuğa yavaş yavaş harflerin sesleri sezdirilmeye başlanır.Ses evresine geçilmeden once sesli harfler öğretilebilir.
4.Ses evresi= Çocuk hecelerdeki sesleri sezmeye başladığında bu evreye geçilebilir.En kolay çıkan sessiz harflerin öğretiminden başlanır.Çocuk bu evreye gelene kadar pek çok fiş cümlesi ,kelime ve hece öğrendiğinden verilen harfle ilgili açık – kapalı heceler yapıldığında çocuk için anlamsız gelmeyecektir.Hatta “Bu dayı nın da sı, değil mi?” gibi ifadelerle sık sık karşılaşılır.En son “ğ” sesi verilecek şekilde harfler sıralanır ve tek tek öğretilir.Öğretilen her harfle açık-kapalı heceler yapılır.Bu hecelerle hemen kelimeler ve cümleler oluşturulur.
Cümle yönteminin sakıncaları:
Bizler için en büyük sakıncası çok uzun süren bir süreç olmasıdır.Özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinde eğitim alan çocuklara bu yöntemi başlamak okuma-yazma sürecinin çok geniş bir sürece yayılmasına neden olur.Kısa dönemde geri dönüt alınması zordur.
Evreler arası geçişlerin iyi ayarlanması gerekir.Örneğin; heceleri ayırt etmeye başlamış bir çocukla halen kelime çalışılmaya devam edilirse verim düşer.
Cümle yöntemi nasıl işlevsel hale getirilir?
Cümle yönteminin en baştan uygulanmasının bizim için uzun soluklu bir süreç olacağını belirttik.Ancak zihinsel engelli ve özellikle down sendromlu bireylerin en kolay okuma yazma öğrendiği sistem olduğu ve anlamlı okumaya zemin hazırladığı , okuma hızını dengelediği göz önünde bulundurulursa oldukça kullanışlı bir yöntem olduğu söylenebilir.Peki bu yöntemden nasıl faydalanabiliriz?
Öncelikle tüm cümle yöntemini uygulamamızın mümkün olmadığını söylemeliyiz.Cümle yöntemi işlevsel olarak iki şekilde kullanılabilir.
Merkeze gelen bazı çocuklar , özellikle ilkokul 3.-4. sınıf ve üstü sınıflara giden halen işlevsel okuma kazanamamış çocukların bazıları okulda cümle yöntemine aşina olabilir.Bu noktada hemen ses sisteminden öğretime başlamak yerine çocuğun cümle sistemine gore hangi evrede olduğunu iyi saptayıp kalınan noktadan devam edilebilir.Örneğin çocuk fiş cümlelerinin büyük bir kısmını ezberinde tutuyor olabilir.Kelimeleri ayırt ediyor olabilir.Böyle bir çocukla cümle sisteminin hece evresinden eğitime başlanarak zaman kazanılabilir.Bu amaçla cümle sistemine gore ayarlanmış okuma-yazma kitaplarındaki etkinlikler oldukça işe yarar ve kısa zamanda çok istendik sonuçlar verir.Ancak çocuk hiçbir fiş cümlesini tanımıyorsa ve kısa süreçli bir okuma-yazma programı uygulamak istiyorsak “Ses sistemi”ni uygulamak daha işlevsel olacaktır.Ancak bu özelliğe sahip çocuklar gittikçe azalmaktadır.
Hiç okuma yazma becerisi olmayan bir çocuğa ses sisteminden okuma-yazma programı uygulanır.Çocuk işlevsel okuma-yazma becerisi kazanır ancak beceri akıcı hale gelmeyebilir.Bu noktada cümle yöntemi , ses yöntemiyle birlikte kullanılabilir.Kısa metinlerden başlanır.Metnin kelimeleri tek tek ele alınır okunur ve kavratılır.Tek tek sorulur.Cevap verebiliyorsa metnin bütününe geçilir.Kelimeleri zaten ezberlemiş olan çocuk metni rahatça okur ve hızlı okuma keyfine varır.Veyahut ses sisteminden okuma yazma programı bittiğinde cümle yönteminin hece devresinden başlanarak ek bir eğitim program daha yürütülür.Hızlı okuma egzersizleri yaptırılır.
3.Ses yöntemi:
Ses yöntemi , harf yöntemiyle büyük benzerlik gösterir.Aralarındaki en önemli fark ses yönteminde harflerin isimleriyle verilmemesidir.Ses yönteminde harflerin isimleri değil sesleri öğretilir.
İlköğretim okullarında ses sisteminden okuma-yazma öğretimi yöntemi uygulanmaktadır ve el yazısı karakterleri kullanılmaktadır.Bu yönteminde diğerleri gibi artı ve eksi yanları mevcuttur.Ses sistemi sayesinde okuma-yazma öğrenme süreci cümle yönteminde olduğu gibi uzun sürmez ve çocuklar daha kısa sürede okuyup yazmaya başlarlar.Ancak ses sisteminden okuma yazma öğrenen çocuklarının büyük bir kısmında hece kavramı zor oturur.Heceleri gruplayamayabilirler bu da okuma hızını ciddi oranda düşürebilir.Bu tip çocuklarla bol bol kelimeleri hecelerine ayırma çalışmaları ve örüntü devam ettirme çalışmaları yapılmalıdır.
Sesler ve heceler anlamsız gelebildiğinden motivasyon düşürücü bir etki yaratabilir. O nedenle öğrenilen sesle heceler ve hemen arkasından bu hecelerin yer aldığı kelimeler ve cümleler oluşturulup seslerin anlamlı kılınması sağlanmalıdır.
Ses temelli okuma-yazma öğretiminin olumlu yönleri de şu şekilde sıralanabilir:
İlk okuma-yazma öğretimine seslerle başlanması, seslerin birleştirilmesi ile anlamlı heceler, kelimeler oluşturulması ve cümlelere ulaşılması öğrencinin bilgileri yapılandırmasını kolaylaştırmaktadır. Bu yönüyle Ses Temelli Cümle Yöntemi, yapılandırıcı öğrenme yaklaşımına uygun bir yöntemdir.
Türkçede her harf bir sesi karşıladığından bu yöntem Türkçenin ses yapısına uygundur.
Bu yöntem öğrencilerin duyduğu ve çıkardığı seslerin bilincine varmasını sağlamaktadır. Böylece öğrencilerin dil gelişimine (doğru telâffuz, akıcılık, sesleri ayırt etme vb.) katkıda bulunmaktadır.
Öğrencilerin bütün sesleri öğrenmesi, yazma sürecinde kelimeleri doğru yazmalarını sağlamaktadır.
Öğrenci yazı ile konuşma arasındaki benzerlikleri görmekte, yazının harflerin birleştirilmesiyle; konuşmanın ise seslerin birleştirilmesiyle yapıldığını anlamaktadır.
Öğrencilerin sözlü dilden yazılı dile geçmesini kolaylaştırmaktadır.
Bu yöntem ilk okuma-yazmayı öğrenme sürecinde öğrencilerin bireysel, zihinsel ve sosyal gelişimlerine katkı sağlamaktadır.
Ses Temelli Cümle Yönteminin İlkeleri
İlk okuma-yazma öğretim sürecinde dikkat edilecek ilkeler şunlardır:
İlk okuma-yazma öğretiminde;
Öğrencinin ön bilgilerinden hareket edilmelidir.
Özellikle ve öncelikle anlamlı heceler elde edilmelidir.
Oluşturulacak hecelerde aşağıdaki ölçütlere dikkat edilmelidir.
Kolay okunması.
Dilde kullanım sıklığına sahip olması.
Anlamının açık ve somut olması.
Anlamı görselleştirilebilir olması (canlandırılabilir, resmedilebilir vb.).
İşlek hece yapısına sahip olması.
Kısa sürede cümlelere ulaşılmalıdır.
İmkânlar ölçüsünde görsellere başvurulmalıdır.
Somut ögelerden yararlanmaya ağırlık verilmelidir.
Hece tablosu hiçbir şekilde kullanılmamalıdır.
Öğrenilenlerin kalıcılığı sağlanmalıdır. Bu amaçla aşağıdaki etkinlikler kullanılabilir.
Yeni öğrenilenleri önceki öğrenilenlerle ilişkilendirme.
Öğrenci defterlerine yazma.
Okuma ve yazılanları sergileme.
Çalışma kitaplarında yer alan etkinlikleri yapma.
Ses Temelli Cümle Yönteminin Aşamaları
Ses Temelli Cümle Yönteminegöreilk okuma-yazma öğretimi aşağıdaki aşamalar izlenerek gerçekleştirilir.
Ses yönteminde aşağıda verilen ses grupları kullanılır:
SES GRUPLARI TABLOSU:
1.GRUP
e, l, a, t
E, L, A, T
2.GRUP
i, n, o, r, m
İ, N, O, R, M
3.GRUP
u, k, ı, y, s, d
U, K, I, Y, S, D
4.GRUP
ö, b, ü, ş, z, ç
Ö, B, Ü, Ş, Z, Ç
5.GRUP
g, c, p, h
G, C, P, H
6.GRUP
ğ, v, f, j
Ğ, V, F, J
Sesi tanıtırken ve kavratırken dikkat edilecek noktalar:
Çocukların büyük bir çoğunluğunda özellikle ilköğretime devam edebilenlerde seslerin bir kısmına kulak aşinalığı olabilir,çocuk bazı sesleri tanıyor olabilir.O nedenle tanıtılacak sesin sembolü ( harf ) çocuğa gösterilip “Biliyor musun?” diye sorulabilir.Bilmiyorsa çocuk öğrenmeye şöyle bir ifadeyle güdülenebilir: “Bugün çalışmalarımızı dikkatli yapar ve beni iyi dinlersen bu sesi çok güzel öğrenebilirsin.”
Çocuk seslerin hiçbirini tanımıyorsa dersin başlagıcında dikkatini o sese vermesini sağlayacak bir etkinlikle başlamak iyi olur .Örneğin “s” sesi tanıtılırken öğrencinin dikkati çekilip öğrenmeye güdülendikten sonra harfin sesi tanıtılır.Birkaç defa öğretmen ve çocuk tarafından bu ses çıkartılır.Daha sonra ipe küçük boncuklar dizilip defterine “s” harfine benzeterek yapıştırtılabilir.Veyahut el işi kağıdına s harfi çizilip çocuktan bu harfi kesmesi istenebilir.Bu noktada yapılacak etkinlikler öğretmenin yaratıcılığına kalmıştır.Varsa sünger harflerden de faydalanılabilir.Bu çalışmalar çocuğun harfin şeklini,boyutunu duyusal olarak da kavramasını sağlar ve çocuğun birden fazla zeka alanına hitap edilmiş olur.(Bilinen ses sayısı arttıktansonra sünger harfleri masa üstüne konulup çocuğun gözleri bağlanır.Eline sünger harflerden biri verilir ve çocuğun elindeki harfe dokunarak onun hangi harf olduğunu bilmesi istenebilir.)
Sesin kavratılmasından sonra ise içinde s sesi geçen kelimelerin resimleriyle birlikte gösterimi yapılabilir.Başında,sonunda ve ortasında s harfi bulunan kelimeler telaffuz ettirilebilir.İçinde bol miktarda s sesi geçen şarkılar söylenebilir.Çocuğa birkaç tane resimli kart gösterilip bunlardan hangilerinin isimlerinin içerisinde s harfi olduğunu göstermesi istenebilir.
Büyük ve küçük s harfi yazma çalışmaları yapılır.
Öğrenilen ile daha önce öğrenilmiş sesli ve sessiz harfler bir araya getirilip açık kapalı heceler yapılır.Örneğin s sesine gelene kadar e,l,a,t,i,n,o,r,m,u,k,ı,y sesleri öğrenilmiştir.Önce se,es,sa,as,si,is,so,os,su,us,sı,ıs açık kapalı heceleri yapılır.( Önce açık heceler öğretilir –es,as,ıs – daha sonra kapalı heceler öğretilir)Sonrasında ese,asa,isi,oso,usu,ısı kelimeleri en sonunda da sal,sel,sat,set v.b. 3 sesli heceler oluşturulabilir.Çocuğa bu heceleri okumak anlamsız gelebilir , motivasyonu düşebilir.Bu nedenle olabildiğince anlamlı kelime ve heceler oluşturulmalıdır.
Bir sonraki aşama kelimelerden cümle ve metin yapma aşamasıdır.Bu amaçla hazırlanmış bol miktarda kitap ve materyal bulunmaktadır. Ancak özel ilgi alanları olan bir çocukla çalışıyorsanız çocuğun ilgi alanına dönük metinler oluşturmanızda fayda vardır.
Yazma çalışmalarına bakarak cümle yazma,metin yazma çalışmaları eklenmelidir.Bu çalışma dikte çalışmasından ayrı tutulmalıdır.Eğer çocuğun cümledeki harf sırasını takip etmekte sorunu varsa bu çalışma mutlak surette yapılmalıdır.Bunun haricinde örüntü kurma çalışmaları da yapılmalıdır.Bu çalışmalar çocuğun dikkatinin de artmasını sağlar.Eğer çocuk harf sırasını takip etmekte zorlanmıyorsa bu çalışma yapılmamalıdır.Aksi takdirde çocuk dikte çalışmalarına karşı olumsuz tutum sergileyebilir.Sorun yaşayan çocuklarla da bu çalışmada aşama kaydedilmeden dikte çalışmasına geçilmemelidir.Paralel yürütülmesi gereken durumlarda da çocuğa her iki çalışmanında ayrı amaçları olduğu açıkça belirtilmelidir. Çocuklara hangi becerilerde eksikler olduğunu söylemekten çekinmeyin , ancak mutlak surette bu eksiği nasıl kapatabileceğinizi de “ Bu durumu … çalışmayı yaparak düzeltebilirsin.” (Yapacaksın,düzelteceksin,yap gibi ifadeler yerine –ebilirsin ekleri daha motive edicidir.) benzeri cümlerle belirtip motive edin.
Dikte çalışması çocuk için en can sıkıcı ve zorlayıcı etkinliktir.O yüzden bu çalışmayı çok sevdiği bir etkinliğin hemen öncesine almakta fayda vardır.Hatta sevdiği etkinliğin materyallerini hazır tutup çocuğu güdülemek gerekir. “Bu çalışma bittiğinde bunu yapabilirsin.” ifadesi kullanılabilir.Dikte edilecek metinlerin çocuğun ilgi alanlarına dönük olması ve metnin içeriği hakkında çocuğa bilgi verilmesi de etkili olur.
Dikte ve okuma çalışmaları esnasında “Hayır, olmadı” ve benzeri ifadeler kullanmamaya dikkat etmek gerekir.”Hayır” çok olumsuz ve motivasyon kırıcı bir ifadedir ve zihin engelli çocukların büyük bir kısmının okuma-yazma etkinliklerinde özgüvenlerinin düşük olduğu göz önünde bulundurulursa etkinlik sırasında yanlış yapıldığında olumsuz bir ifadeyle ( sert olmasa bile ) karşılaşmak daha da özgüven kırıcı olabilir. Bunun yerine ikaz etmek için “Bir kez daha okuyalım” demek ya da kalemin ucuyla yanlış okunan hecenin üstüne hafifçe vurarak işaret etmek daha doğrudur.
Gerçekleştirilen becerilerden hemen sonra olumlu sözel pekiştireçlerimizi mutlak surette kullanalım.
Değişik etkinlikler içeren çalışma yapraklarıyla etkinliklerimizi çeşitlendirelim.
Yazma:
-Yazı yazmayı örnekleyin.
-Harflerin nasıl yapıldığını gösterin
-Çocuğun havaya harfler çizmesini isteyin.
-Çocuğun kağıda harfler çizmesini isteyin
-Etkinlik esnasında dikte ettirin.
-Adını yazmasını isteyin
-Günlük tutmasını isteyin.
El yazısı karakteri kullanımı:
Yeni sisteme geçildiğinde özel eğitimde çalışan pek çoköğretmenin özel çocuklarımızın el yazısı karakterlerini kullanmakta zorluk çekeceklerine dair bir kaygıları vardı.Ancak yuvarlak hatlı harfleri çok daha kolay yapabilen çocuklarla da sık sık karşılaşmaktayız.Yazı çalışmalarına geçmeden once çocuğun hangi yazı karakterini daha kolay kullanabileceği bazı çalışmalarla saptanabilir.Yazıya giriş – çizgi çalışmaları yapılırken hem el yazısı karakterlerine benzer şekiller hem de düz yazı karakterlerine benzer şekiller çizdirilerek elin yatkınlığı saptanabilir.Ancak normal yaşamında düz yazı karakterleriyle yazılan yazıları okumak zorunda olan çocuk el yazısı karakterlerini düz yazıya genellemekte sorun yaşayabilir.Amacımız işlevsel okuma-yazma becerisi kazandırmak ve çocuğun yaşamını kolaylaştırmak olduğundan çocuk el yazısı karakterinde zorlanıyorsa mutlaka dik yazı karakterleriyle eğitime başlanmalıdır.Hatta 1. ve 2. sınıfı geçmiş çocuklarla el yazısı karakteri çalışmak çok doğru olmayabilir.Yoğun öğrenme problemi yaşayan çocuklarla amaca dönük çalışmalar yapabilmek için düz yazı karakterlerini kullanmak en doğrusudur.Bu noktada okul sınıf öğretmenlerinden tepkilerle karşılabilirsiniz.Asıl amacımız çocuğun günlük yaşamında kuallanacağı beceriler kazandırmak olduğu veliye ve öğretmenine açık bir şekilde ifade edilmelidir.
Örnek vaka:
E. ilkokul ikinci sınıf öğrencisidir ve 1. sınıfta okuma-yazma becerisi kazanamamıştır.Yapılan ilk değerlendirmesinde kavram becerilerini kazanmış olduğu diğer bilişsel becerilerinin de ( kısa süreli bellek dışında )istenen düzeyde olduğu saptandı.Hangi okuma yazma yönteminin uygulanmasına karar vermek için çocuğun 1 yıl boyunca aldığı ses sisteminden okuma-yazma öğretiminden ne kadar faydalanabildiğine bakıldı ve bazı sesleri kavramış olduğu ve hatırladığı gözlendi.Ancak el yazısı yazmakta oldukça zorlanıyordu.
Ses sisteminden okuma-yazma çalışmalarına başlandı.Ancak başlangıçta normal yazı karakterleri kullanıldı ve çocuğun yazı çalışmalarına karşı motivasyonunun artması sağlandı.Bununla beraber el yazısı karakterlerine benzer şekillerden oluşam nokta takibi çalışmaları ve kısa süreli bellek geliştirici çalışmalar yürütüldü.Programda ilerleme kaydetmeye başlayan E’nin öğretmeninden niçin el yazısı kullanılmadığına dair tepkiler geldi.Bunun üzerine amacın tam olarak ne olduğu açıklandı ve henüz E’nin el yazısı karakteri kullanmaya hazır olmadığı söylendi.El becerileri geliştikçe programın ilerleyen safhalarında el yazısı karakterleri kulanılmaya başlandı.Kısa metinler hem el yazısıyla hemde düz yazıyla yazdırılıp ikisi arasındaki farkları ve benzerlikleri görmesi sağlandı.E. şu an da her iki yazı karakterini de istendik olarak kullanabiliyor ve okuyabiliyor.Ancak okuma becerisi akıcı değil.Dikte etmede daha rahat çünkü işitsel algısı çok kuvvetli.Heceleri gruplamakta ve bellekte tutmakta zorlanıyor.O nedenle okuma hızlandırıcı etkinlikler arasına hecelere ayırma,örüntü kurma,kelimeleri bütün olarak algılamaya çalışma v.b. etkinlikler de alındı.
OKUMA HIZLANDIRICI ÇALIŞMALAR:
Göz egzersizleri:
-Gözü yukarı-aşağı,sağa-sola hızla hareket ettirme
-A4 boyutundaki bir kağıdın tam ortasına çizilen yaklaşık 4 cm çapındaki siyah daireye günde 2 dakika süreyle bakma
-Kolları iki yana açıp hızlı bir şekilde bir sağ el ucuna bir sol el ucuna bakma( Zamanla kollar arasındaki mesafe arttırılarak etkinlik zorlaştırılabilir.)
-Bir kalemi göz hizasında tutup yaklaşıp uzaklaştırma ve göz ile kalemin bu hareketini takip etme.
Metin okuma çalışmaları:
Örnek 1: Aşağıdaki kelimeleri aradaki boşluklarda duraklamadan oku.
GEL BİZE KATIL BİZE
Gel bize
katıl bize
Hem oyuna
Hem söze
Örnek 2: Kelimelerin altlarındaki noktaya odaklan ve ona bakarken üstteki kelimeyi okumaya çalış.
Bardak keman masal karpuz bilgisayar
· · · · ·
Örnek 3 : Noktadan noktaya atlayarak oku.
GEL BİZE KATIL BİZE
Gel bize
· ·
katıl bize
· · ……………
Örnek 4:
Örnek 5: Sırayla yukarıdan aşağı oku
Bak
Bakla
Baklava
Baklavası
Baklavasını
Baklavasını mı
Ye
Yedi
Yediler
Baklavasını mı yediler?
DOWN SENDROMLU ÇOCUKLARA OKUMA- YAZMA ÖĞRETİMİ
DS’li çocukların okuma-yazma becerisi edinmelerinin sadece okumanın kullanılabilirliğinden fazlaca önemi vardır.Bu çocukların çoğu okumayı öğrenirler ve geliştirdikleri bu okuma becerisinin konuşma ve dil gelişimlerine de , işitme algılarıyla ilgili becerilerine ve hafızalarının işleyişine de faydası olur.Ancak okuma çalışmalarına okul öncesi dönemde başlanmalıdır.
DS’li çocuklar görsel alıcı olduklarından çok küçük yaştan itibaren fiş okuma becerisi geliştirebilirler.
DS’li çocukların pek çoğu 3 yaş civarında fişlerle okuyabilirler.Fakat normal gelişim izleyen bir çocukla DS’li bir çocuğa okuma yazma öğretmek arasında fark vardır.
Dikkat edilecek hususlar şunlardır:
Çocuğun hata yapmadan öğrenmesine fırsat yaratmak gerekir.Çeşitli yardımlar ve destekle çocuğun etkinliği başarılı sonlandırmasını sağlayın.Böylece motivasyon ve özgüven artar.DS’li çocuklar başarısızlığa karşı duyarlıdır ve başarısız oldukları etkinliklerden kaçınmaktadırlar.
Daha önce değinilmiş olan “Engelli çocuklara erken okur yazarlık öğretimi” kısmını tekrar gözden geçirin.
Okuma-yazma çalışmalarına kelime öğrenerek başlanır.Kavram öğretimi sırasında çocuğun öğrendiği kavramların isimleri de fişler şeklinde verilebilir.Kavramın ismi fişten okutulabilir.Çocuğun özel ilgi alanları varsa ilk öğreneceği sözcükler bu ilgi alanlarında seçilmelidir ( şeker,dondurma,elma,bebek v.b. )
Okuma aktiviteleri dil öğrenim programının bir parçası olarak sunulmalıdır.
Okuma çalışmaları günlük hayatın içerisine yayılmalı,tv kanalları adları,meyve-sebze adları ,durak adları , sokak adları v.b. okuma çalışmaları yaptırılmalıdır.
Okuma çalışmalarına başlamak için çocuğunuz nesne eşleme , adı söylenen nesneyi gösterme ve işaret dili kullanılıyorsa işaret diliyle , söyleyebiliyorsa sözel olarak nesneyi tanımlama basamaklarını geçmiş olması ve yaklaşık 50 kadar nesneyi tanıyor olması gerekir.Bu basamaklar geçildiyse okuma aktivitelerine başlanabilir.
1.Adım: Çocuğun okuyabileceği ,günlük hayatta çok sık kullandığı türden basit kelimeler seçilir ve bu kelimeler tek tek beyaz bir kartona fiş cümleleri şeklinde yazılır.kartonlar ne çok büyük ne de çok küçük olmalıdır.Kalın siyah kalem kullanmaya özen gösterilmelidir.( Tahta kalemleri olabilir )Okuma aktivitelerine her gün düzenli zaman ayrılmalıdır.Ancak çalışmaların süresi kısa tutulmalıdır.Başlangıçta birbirine benzeyen kelimeler kullanılmamalıdır.Fişlerin boyutları aynı olmalıdır.
2.Adım: Çocuğun öğrendiği kelimelerle eşleme,tanımlama,seçme,tombala oynama v.b. aktiviteler yapılır.
3.Adım: ocuk yaklaşık 6 kelimeyi eşleme- seçme becerisi edindikten sonra bu kelimeleri anlayıp anlamadığını değerlendirmek için etkinliklere resimlerde eklenmelidir.3 tane resim masa üstüne konur ve eldeki fiş cümlesi gösterilir.Fişi okuması ve hangi resmin altına konulması gerektiği sorulur.Doğru cevap verdiğinde hemen pekiştirilir.
4.Adım: Yeni fişler eklenirken önce resimler tanıtılır.Fişler resimlerle eşlenir.Fişler hem resimler hem de aynısı olan fişlerle eşlenir.Fişlerin adı söylenir ve çocuğun adı söylenen fişi vermesi istenir.En son olarak filer çocuğa okutturulur.
Tek kelime haznesi geliştiğinde iki kelimelik cümle düzeyine geçilebilir “ bebek ver.”, “top al.” …
DS’li bireyler erken eğitimden yarar gören bireylerdir.Bu nedenle eğitime erken yaşlarda başlanmalıdır.
Okuma-yazma çalışacağınız down sendromlu birey erken eğitim dönemini geçmişse yani 7 yaş ve üzeriyse çalışmalar zorlayıcı olabilir.Çocuk okuma çalışmalarına aşırı tepkili olabilir.İnatçı bir tutum sergileme ihtimali yüksektir. O nedenle mutlak surette çocuğun ilgisini çekecek motivasyonunu yükseltecek çalışmalarla başlanmalıdır.Çalışmaların başlangıcında ilerleme kaydetmek zor olabilir.Ancak motivasyon ve istek sağlandığında oldukça akıcı bir şekilde düzenli tekrarlar da yapılarak ilerleme kaydetmek mümkündür.Muhtemelen eklektik bir yöntem uygulamak gerekecektir.Ses yönteminden gidilecekse heceler yapıldıktan sonra kelime çalışmaları yapılırken hatta anlamlı 2 sesli heceler yapılırken bunları mutlaka resimlerle veya başka görsellerle ilgi çekici kılmak gerekir.Bu öğrenilen bilginin daha kalıcı olmasını sağlayacaktır.Daha önce de belirtildiği downlular görsel öğrenicidirler ve görsel hafızaları daha gelişmiştir.
KAYNAKLAR:
YELEĞEN M./Okuma hızı arttırma çalışmaları /2001/iz yay yayıncılık
TURAN A. / Sevgi dili konuşan çocuklar/sistem yayıncılık
KARAELOĞLU Ö. / Çocuklar için hızlı okuma / 2007 / söz yayın
WİLCOX M. Jeanne,Ph.D. / Okul öncesi çağdaki engelli çocuklara erken dil ve okur yazarlık öğretimi sunum notları